29 Haziran 2015 Pazartesi

Budapeşte: Tuna’nın en güzel silueti



Orta Avrupa turlarında Viyana’nın ve Prag’ın ayrılmaz parçası olarak yer alan Budapeşte kendi başına da gezilmeyi hak eden bir şehir. 3 şehirde 2’şer gün tur peşinde koşmak yerine bağımsız bir alternatif gezi planlanırsa Budapeşte’ye ve çevresine daha geniş bir zaman ayrılabilir.

Macaristan ve başkenti Budapeşte Orta Avrupa’da kendine has bir ülke ve Macarlar kendine özgü bir halk. Avrupa’nın sonradan gelen halklarından, Orta Asya kökenliler, Avrupa Hunlarının torunları. Dilleri de zaten Asya dil ailesine dahil, Türkçeye yakın. Bazı kelimeler Türkçe ile aynı olsa da dilin melodisi ve kelimelerin yapısı sanki Türkçe konuşuluyormuş hissine varmanızı sağlıyor. Genel olarak Avrupalı görünümü olsa da bazı insanları gördüğünüzde çekik gözlerinden bir Hunlu gördüğünüzü düşünüyorsunuz. Ülkede en yaygın isimlerden birinin Attila olması da tabii şaşırtıcı değil.

Avrupa’ya geldiklerinde uzun yıllar göçebe ve savaşçı bir halk olarak Avrupa’da feodal sistemin kurulmasında (kendine içine kapalı, hiyerarşik bir güvenlik sistemi) önemli bir sebep oluyorlar. (kuzeyden Vikingler, güneyden Müslüman Araplar, doğudan Macarların akınları nedeniyle) Sonrasında Hıristiyanlığı kabul edip yerleşik yaşama geçiyorlar. Fethedenler fethedilmiş oluyor. 16. yy.da Osmanlı Devleti uzun bir süre Macaristan’ı yönetiyor. Kanuni Sultan Süleyman dönemi Osmanlı yönetiminin en güçlü olduğu dönem. Bu dönemde Budapeşte’de büyük bir Müslüman nüfus da yerleşiyor, camiler inşa ediliyor. Ancak Osmanlı geri çekilince Macarlar Osmanlıya ait tüm eserleri, camileri yıkıyorlar, Osmanlı izini siliyorlar.

Gül Baba

Tek istisna ile. O da Gül Baba. Bir Bektaşi dervişi olan Gül Baba’nın türbesi halen ayakta duruyor. Şehrin merkezi bir noktasında Tuna Nehrini gören güzel bir tepede duruyor. Budapeşte’ye gidildiğinde illaki ziyaret edilmeli. Türbe kapalıysa türbenin görevlisinden/bekçisinden rica edildiğinde kapıyı açıyor, içeri girebiliyor ve anı defterine duygularınızı yazabiliyorsunuz.
Gül Baba, Sultan Süleyman zamanında yaşamış bir derviş. Bektaşi-Alevi inancında, halka İslam’ı anlatıyor. Bir barış insanı, elinde güllerle gezdiği için Gül Baba ismi takılıyor. Halkın sevgilisi oluyor. Öldüğünde büyük bir cenaze töreni oluyor. Cenazeye Sultan Süleyman dahi gelip katılıyor. Osmanlı çekildiğinde Müslümanlar kovulup eserleri yıkılırken Gül Baba’ya dokunamıyorlar. Türbe 90’lı yıllarda Fikri Sağlar Kültür Bakanı iken restore ediliyor. Gül Babaya selam getirmek ve şehrin siluetini oradan izlemek bir nevi bir görev.

Parlamento

Budapeşte Tuna Nehrinin iki kenarına kurulmuş. Aslında iki ayrı şehrin birliği. Bir taraf Budin, diğer taraf Peşte şehirleri. Şehrin silueti meşhur. Tabii bir İstanbul değil ama Avrupa kentleri içinde, bilhassa Tuna Nehri kıyısındaki şehirler içinde silueti ile ayrılıyor. Bu nedenle zamanınızın önemli kısmını Nehrin kenarında geçirebilir, bol bol fotoğraf çekebilir, kafelerde şaraplarınızı yudumlayabilirsiniz. Siluetin bir tarafında modern şehir kısmında Meclis ve Katedral varken, daha tarihi olan kısımda ise Kale görülüyor. Nehrin üzerinde ise birbirinden güzel köprüler yer alıyor. Zincirli Köprü heykelleriyle en meşhuru. Her bir köprünün üzerinde yürüyüp fotoğraf çekebilirsiniz. Şehrin görünümü güzel olunca nehir kenarında veya kalede tepenin üstünde, nerede olursanız olun güzel ve manzarayı farklı bir açıdan gören bir fotoğraf çekme imkanınız olacak.

Macaristan görece ucuz bir ülke. Avusturya’ya göre ucuz, Balkan ülkelerine göre biraz daha pahalı. Yemekleri de ağız tadımıza uygun. Gulaş adlı ünlü çorbaları zaten başlı başına bir yemek, Gulaş içerek doymak mümkün. Özellikle kalın ekmekten yapılan kaselerin içinde veriliyorsa çorbayla beraber kaseyi de yavaş yavaş yiyorsunuz. Et yemeklerinden yiyebilir, güzel şaraplarını deneyebilirsiniz.

Kale/balıkçı burcu

Buda Kalesi bölümünü gezmeye özel bir zaman ayırmakta fayda var. Gül Baba da şehrin bu tarafında olduğu için Kale’ye gelmişken taksiyle kısa bir mesafedeki Gül Baba da ziyaret edilebilir. Kale aslında geniş bir alanı kapsıyor. Dar sokaklarda klasik bir eski şehir, sağlı sollu sıralanmış dükkanlar, kafeler, büyük bir katedral (Matthias Kilisesi), surlar (Balıkçı Burcu). Burayı keşfetmek keyifli bir iş.
Modern şehir merkezini de yine nehir kenarından başlayarak gezebilirsiniz. Burası daha çok turistik ve zengin kesim olduğu için çok kalabalık sayılmaz. Buradan biraz uzaklaşıp yürüdüğünüzde canlı bir şehir yaşamı ile karşılaşabilirsiniz. Bu nedenle sadece turistik bölgelerle kendinizi sınırlamayın, biraz daha yürüyün, insanları işlerine, okullarına giderken gündelik yaşamları içinde görebilirsiniz, daha uygun restoranlarda yemek yiyebilirsiniz. Nehre biraz daha uzak olan (mesela yürüyerek 20-25 dakika) daha uygun bir otelde de kalabilirsiniz.

Nehrin kıyısında görkemli meclis binasını ve arkasındaki katedrali gezebilirsiniz. Bir arka paralel sokakta ise lüks bir alışveriş caddesi (Andrassy Caddesi)  göreceksiniz. Bu cadde üzerinde tarihi opera binasını ve Macaristan Ulusal Müzesini ziyaret edebilirsiniz. Düzenli bir şehir olduğu için bu caddeye paralel veya dik kesen diğer caddeleri de gezebilirsiniz. Çeşitli skalalarda mağazaları göreceksiniz. Bu yolun sonunda ise kahramanlar anıtını göreceksiniz. Heykellerin yer aldığı bir meydan.

İki şehrin arasında Tuna Nehri üzerinde Margaret Adası da gezmek ve piknik yapmak için güzel bir mekan. Hava güzelse ve zamanınız varsa neden olmasın?

Budapeşte’nin hamamları, sıcak su kaynakları meşhurdur. Gelmişken hamamlarında yüzebilirsiniz.



Bir de gündüz gezdiğiniz yerlere akşam da ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Bilhassa nehir boyu renkli ve ışıltılı güzel bir manzara sunuyor.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder