25 Mart 2015 Çarşamba

Madrid: Bir Başkentten ötesi





İspanya son yıllarda ciddi bir ekonomik krizde olmasına karşın Madrid ülkenin başkenti olarak belirli bir seviyeyi ve kalitesini koruyor. Krizin sonuçları büyük ihtimalle kırsalda veya küçük şehirlerde daha net hissediliyor diye düşünüyorum.

Madrid hem İspanya’nın hem de Kastilya’nın başkenti. Güzel, düzenli bir şehir. Gezilecek mekanları sınırlı sayılabilir ve birbirine yakın. Birçok başkentin kaderi olan sıkıcılık ve tekdüzelik Madrid için geçerli değil. 2-3 günlük bir süre şehri gezmek için yeterli olacaktır ama gelmişken İspanya’da birkaç bölgeyi de gezmekte fayda olabilir.

Havalimanından taksiyle gelecekseniz taksi şoförlerinin trafik gerekçesiyle yolu uzattığını ve bavul başına ücret talep ettiklerini de belirtmek gerekir.

Madrid’in merkezi sayılan Puerto del Sol’a yakın bir otelde konakladığımız için her yere yürüyerek gitmek mümkün oldu. Puerto del Sol, Madrid’in merkezi olsa da aslında küçük bir meydan. Ben daha büyük bir meydan bekliyordum, biraz hayal kırıklığı oldu. Küçüklüğü dışında meydan olmanın dışında bir özelliği yok.





Meydanı çevreleyen yolu takip ettiğinizde bir daire çiziyorsunuz. Alışveriş caddesi olan Gran Via, Plaza Mayor ve Plaza de España bu dairenin, şehir merkezinin etrafında yer alıyor. Buraları gezerken hem güzel kafeleri hem dükkanları hem de tarihi binaları görebilirsiniz. Dairenin bir ucunda, Meydana yürüme mesafesinde Sarayı (Placio Real) ziyaret edebilirsiniz.





Saray yanındaki büyük bahçe-parkta (Retiro Park) zaman geçirebilirsiniz. Gayet şık, güzel, büyük bir park.




Sarayın hemen yanında haşmetli Almudena Katedraline girebilirsiniz. Saray da, Park da, Katedral de uzunca zaman geçirilmesi gereken, gayet güzel yerler. Zaten Madrid ziyaretinin esasını da bu üçlü oluşturacak.




Bu bölgenin hemen yakınında Plaza de Santa Ana ise küçük, şık kafeleriyle dikkatinizi çekecektir. Burada geçirdiğimiz zamandan ve verilen hizmetten memnun olduk.

Plaza de Sol’un karşı tarafından aşağıya doğru indiğinizde ise geniş caddeleri ile genelde bakanlıkların ve devlet dairelerinin olduğu bölgeye ulaşmış oluyorsunuz.

Plaza Mayor gibi merkezi bir yerde bir şeyler yemek istediğinizde kimi numaralarla karşılaşmak mümkün. Örneğin bir şişe şarap istediğinizde size sunulan iki seçenekten biri 3 euro diğeri 45 euro olabiliyor. Tabii ki 3 euroluk olan berbat olduğu için bir anda 45 euroluk şarabı içerken kendinizi bulabiliyorsunuz. Zaten yiyeceğiniz-içeceğiniz yemekler belli. Paella, omlet,  çeşitli tapaslar (mezeler) ve sangria…

Madrid alışveriş için de çekici bir şehir. Yalnızca İspanyol tekstil devleri ve diğer uluslararası firmaların mağazalarını değil, daha yerli işi, el yapımı, özel ürünler de bulabilirsiniz. Çok güzel ve özel ayakkabıcılar, dericiler ufak dükkanlarda sizi bekliyor. Alışveriş keşfi yapabilirsiniz.

Meydanda Türkçe konuşan dilencilerle karşılaşırsanız da şaşırmayın. Bir kafeden çıktığınızda kapıda “por un leche caliente, por favor” (bir bardak sıcak süt için lütfen) diye para isteyen dilenciler Türkçe konuştuğunuzu duyunca “abi, biraz daha ver” deyip peşine takılabiliyor. Meğer bu çete Bulgaristan’dan gelmiş meydana.

Madrid’e gelmişken 1 saat uzaklıkta Ortaçağ şehri olarak korunan, eski başkent Toledo’yu da ziyaret etmelisiniz. Lakin bizim vaktimiz olmadığı için gidemedik.

Madrid’i ziyaret ettiğinizde Barselona’ya, Bilbao’ya veya Endülüs bölgesine birkaç günlük bir ziyaret planınıza eklenebilir.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder