2015 Şubat’ında 3
günlüğüne komşu Yunanistan’ın başkenti Atina’yı ziyaret ettik. Pegasus’tan
bulduğumuz ucuz uçak bileti sayesinde İstanbul’dan yaklaşık 1 saat uzaklıktaki
başkenti tanımaya çalıştık. Hava yağmurlu olmadığı için gezmek için uygun bir
zamandı, yaz aylarında bunaltıcı bir sıcak olacağını tahmin etmek zor değil.
Atina havalimanı şehirden
haylice uzak. Havalimanının dışından kalkan otobüslerle Syntagma Meydanına
gidebilirsiniz. Ayrıca metro da şehir merkezine gidiyor. Otobüs 1 saatte
meydana varıyor. Trafik tanıdık. Ülkenin neredeyse yarısı Atina şehrinde
yaşadığı için şehirleşme de bize yabancı değil.
Aslında Atina’nın
şehir merkezi ve gezilecek yerleri küçük bir bölgeyi kaplıyor. Yürüyerek ziyaret
edilebilir. Bu açıdan şehrin büyüklüğüne nazaran tarihi ve turistik yerlerinin
dar bir alanda toplanması bizi şaşırttı. Tabii İstanbul’dan sonra her yer küçük
geliyor.
Yunanistan yaklaşık
6 yıldır derin bir ekonomik krizden geçiyor. Ekonomik krizin doğal olarak
siyasi ve toplumsal etkileri de oluyor. Bunun sonucunda Ocak ayında yapılan
seçimlerde Avrupa’da ilk kez radikal sol bir parti olan Syriza Yunanistan’da
hükümete geldi. Toplumsal hareketlerin yanı sıra ciddi bir ırkçı, faşist
hareket de (Altın Şafak) güç kazanıyor. Bu açıdan Yunanistan’ın siyasi geleceği
halen ciddi belirsizlik içinde. Bunun sonucunda şehri gezerken eylemlerle
karşılaşmak mümkün. Bizim ziyaret tarihimizde hükümeti destekleyen ve Avrupa
Birliği’nin tasarruf paketlerindeki ısrarını eleştiren bir eyleme denk geldik. Ama
döndükten bir hafta sonra olaylı bir eylem de yaşandı. Bu nedenle Atina’ya
gittiğinizde siyasi gelişmeleri takip etmekte fayda var.
Syntigma Meydanı |
Krizin etkilerini
şehrin kirliliğinden, kapalı mağazalardan ve insanların özellikle yaşlıların
kıyafetlerinden anlamak mümkün. Aslında insanların kılık kıyafetlerine önem
verdikleri ancak yenilemedikleri dikkatle bakıldığında anlaşılıyor. Tarihi yerlerde
gezerken ikinci el kıyafet satan dükkanlarda 10-20 euroya satılan kürkleri ve
diğer pahalı elbiseleri görünce durum daha anlaşılır oluyor.
Yunanistan tanıdık
bir ülke. İnsanların görünümü, hareketleri, davranışları doğal olarak gayet
yakın. Yiyecekler de öyle. Hatta birçoğunun ismi de aynı. Sarmas, yalancıdolma,
cacıki vb… Ama tatları bize göre daha farklı. Balkanlarda Bulgaristan’da veya
Makedonya’da da yemeklerin isimleri aynı olmakla beraber tatları da benzerdi,
damak tadımıza uygundu. Ancak Yunanistan’da yemek sipariş ettiğinizde daha
farklı bir tatla karşılaşacağınızı dikkate alın. Birçok restoranda Türkçe menü
de bulabilirsiniz ve suvlaki (şiş kebap) gibi siparişlerinizde sizin için kuzu
etinden de yapabiliyorlar.
Tavernaları da tabii ki adalardakilerle
karşılaştırılamaz ama Yunan müziği dinleyip meze yemek için size yeterli
gelecektir. Mezeler 4-7 euro arasında, ana yemekler 10-15 euro arasında
değişiyor.
Monastiraki |
Atina’da ulaşımı
metroyla ve otobüsle sağlayabilirsiniz ancak tarihi mekanlara yakın bir yerde
bir otelde kalırsanız yürüyerek de her yere gidilebilir. Biz biraz dışında
kaldık. Ama taksiyi tercih ettik. 3-4 euroya istediğimiz birçok noktaya
gidebildiğimiz için bize daha uygun geldi.
Biz Areos otelde
kaldık. Viktorya Meydanında, Ulusal Arkeoloji Müzesinin yanında. Amacımız gezmek
olduğu için otel tercihimizde çok bir beklentimiz yoktu. Otelden Syntigma
Meydanına 20 dakikada yürüyerek ulaşmak da mümkün. Yol üzerinde Arkeoloji
Müzesini, 1974’te cuntanın yıkılmasını sağlayan direnişin gerçekleştiği
Politeknik Üniversitesini görebilirsiniz ve daha çok alışveriş için mağazaları
inceleyerek Syntigma (Anayasa) Meydanına inebilirsiniz. Meydanda Yunan Meclisi
yer alıyor ve önünde tarihi kıyafetleri içinde Yunan askerleri nöbet bekliyor. Belirli
aralıklarla nöbet ve yer değişimi yapılıyor, uzun askerlerin uzun bacaklarını
kaldıra kaldıra bir tören havasında yaptıkları nöbet değişimi oraya yolu
düşenlerce de izleniyor.
Syntigma Meydanından
aşağıya doğru 2 km kadar yürüdüğünüzde Monastiraki’ye varıyorsunuz. Meydanın hemen
köşesinde metro durağı da var. Monastiraki küçük bir meydan ve Akropolis
Tapınağının güzel bir manzarası da yer alıyor. Meydanda Osmanlı zamanından
kalma cami ve birkaç yapı da yer alıyor. Gençlerin buluştuğu, çeşitli sokak
gösterilerinin yapıldığı bu meydanı çok sayıda taverna ve restoran da
çevreliyor. Gündüz de akşam da ziyaret edilebilir. Monastiraki’den çıkan her
sokağa girebilir ve keşfedebilirsiniz.
Akropolis |
Monastiraki’den
Akropolis’e yürüyebilirsiniz. Biz tersini yaptık, önce Akropolis’e gidip oradan
aşağıya doğru yürüdük. Bu yol üzerinden Pazar günleri bit pazarı kuruluyor ve
gayet kalabalık oluyor. Hediyelik eşyaları buradan alabilirsiniz.
Akropolis’in
bulunuğu tepeye sırtını yaslayan ve Monastiraki’nin komşusu olan bölge de
Plaka. Osmanlı zamanında Müslüman Türk mahallesi olan bu bölge dar sokakları,
Osmanlı evleri ve konakları ile ilgi çekici. Mağazalar, dükkanlar, restoranlar
ve kafeler hoşça zaman geçirmenizi mümkün kılıyor. Bu sokaklarda-bölgede bir
gününüzü ayırabilirsiniz.
Akropolis Tapınağının
ziyareti elbette gezimizin en önemli anı. Biz sabah erkenden otelden taksiyle
tapınağa gitmeyi tercih ettik. Kalabalıktı ama yine de rahatça biletimizi
aldık. Türkiye üniversitelerinin öğrenci kartları geçiyor, öğrenciyseniz yanınıza
almayı unutmayın, yarı fiyatına müzeyi gezebilirsiniz. Bu bölge geniş bir tepe.
Tapınağın dışında birkaç tarihi bina daha var. Örneğin Odeon-amfitiyatro dik
bir yokuşa kurulmuş ve önemli konserlere ev sahipleri yapıyor. Teker teker
gezersiniz, biz şubat ayında rahattık ama havalar ısındığında tepeyi gezmek zorlayabilir.
Suyunuzu ve şapkanızı ihmal etmeyin. Tapınağın güzelliğinin yanı sıra manzarası
da çok güzel, tüm Atina şehrini ve bölgeyi yukarıdan izleyebilirsiniz.
Akropolis’i uzun
uzun gezdikten sonra bit pazarını, Plaka’yı ve Monastiraki’yi bir daha ziyaret
ettik.
Atina’ya
gelmişken Pire’yi de ziyaret edebilirsiniz. Özel araçla gitmek elbette çok daha
rahat, otobüs zaman alacaktır. Pire liman kasabası ve deniz kenarında bir gün
vakit geçirebilir, kasabayı gezebilirsiniz.
Atina ziyaretinden
önemli gözlemlerle döndük. Ancak ikinci bir sefer daha gelmek yerine bundan
sonraki Yunanistan tatillerinden adaları ve Selanik taraflarını tercih etmeyi
düşünüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder