18 Nisan 2015 Cumartesi

Cenevre: güzel, pahalı, kozmopolit



İsviçre’nin ikinci büyük kenti olan Cenevre güzelliğiyle, pahalılığıyla ve birbirinden çok farklı özelikte misafirleriyle ilginç bir deneyim sunacak size.

Alp Dağlarının göz alıcı heybetinin yanı başına kurulan Cenevre bununla da yetinmemiş, Leman Gölü’nün güzelliğini de yanına katmış. Daha uçaktayken bu güzellik gözlerinizi alacak. Biz inişe geçmeden önce bizzat kaptan anons yaparak birazdan Mont Blank’ın zirvesinin yanından geçeceğimizi duyurmuş, Alp Dağlarını uzun uzun seyretmiştik.

Cenevre’ye İstanbul’dan doğrudan uçuşlar var. Ayrıca Basel veya Zürih’e gidip oradan trenle de gidilebilir. İsviçre için Schengen vizesi geçerli ama İsviçre’den vize almak diğer ülkelere göre görece daha kolay.



Cenevre bir turizm destinasyonu olmasının ötesinde bir şehir. Aynı zamanda çok sayıda uluslararası kuruluşun merkezi de Cenevre’de. CERN, Birleşmiş Milletler ve BM’ye bağlı ILO gibi uzman kuruluşlar, Kıızlhaç ve birçok uluslararası sivil toplum örgütünün merkezi Cenevre’de. Bunun dışında Cenevre dünyanın önde gelen finans merkezleri arasında. Bu da çok çeşitli amaçlarla insanların Cenevre’ye gelmesini ve Cenevre’de çalışmasını sağlıyor. Bu nedenle Cenevre sokaklarında dolaşırken bankaların ve bürokrasinin beyaz yakalı çalışanlarından aktivistlere ve turistlere çok farklı amaçlara sahip insanların aynı şehri paylaştığını göreceksiniz.

Turistler içinde de en fazla Arap ve Rus turistleri göreceksiniz. Her iki ülkenin zenginleri İsviçre’de tatille işi birleştiriyor. Göl kenarında bazı lüks otellerin belirli dönemlerde Arap şeyhlerinin aileleri için kapatıldığı da söyleniyor.

Tüm bu özellikler zaten pahalı bir ülke olan İsviçre’de Cenevre’nin bir nebze daha pahalı olmasına neden oluyor. Bu nedenle birçok çalışan ve turist Cenevre’de kalmak yerine ya Lozan ve çevresindeki köyleri ya da daha ucuz bir ülke olduğu için sınır komşusu Fransız kasabalarını ve köylerini tercih ediyor. Altyapı ve ulaşım imkanları gayet geliştiği için de yarım saat-1 saat arası yolculukla Cenevre’ye gelip çalışmak veya gezmek mümkün oluyor.


Cenevre birçok özelliği içinde barındırdığı için aslında geniş bir şehir. Yürüyerek her yere gitmek mümkün ama şehir içi otobüsü de yaygın şekilde kullanabilirsiniz. Cenevre’ye gelmişken Alplere çıkabilir, tekneyle göz gezisi yapabilir, Lozan ve çevre şehirleri gezebilirsiniz veya trenle kısa bir yolculukla İtalya’ya, Milano’ya da gidebilirsiniz.

Cenevre’nin tarihi tren garı genellikle Cenevre gezisi için başlangıç noktası sayılabilir. Cenevre Havalimanından trenle merkeze gelebilirsiniz. Cenevre uçuşları çoğu zaman pahalı olduğu için Basel’e gidip oradan trenle de geçebilirsiniz. Tren garının arka kapısından çıkıp dümdüz yürürseniz Birleşmiş Milletler binalarına varırsınız. Garın önünden çıkıp devam ederseniz yayalara açık bir alışveriş caddesinden dümdüz devam edebilir ve Leman Gölü’ne çıkabilirsiniz.

Bu yol üzerinde İstanbul Kebap ve Ege Restoran gibi Türk restoranlarını da göreceksiniz. Bilhassa Ege Restoranı tavsiye ederiz. Şehirde çok sayıda kebapçı olduğunu gezdikçe göreceksiniz. Bu pahalı turistik şehirde Türkiyeli göçmenler açısından en akıllıca yolun restoran açma olduğuna hak vermemek elde değil.



Bu yol üzerinden çeşitli grupların eylemlerine de denk gelebilirsiniz. Herhalde dünyanın en şansız partisi olan Cenevre Komünist Partisinin eylemine denk geldiğimiz için de ilgimizi çekti. Partinin ismi ve sonrasında şehirde gördüğümüz bayraklar ise Cenevreliliğin özel bir anlamı olduğunu da gösteriyor.

Bu cadde üzerinde çok sayıda kafe de göreceksiniz, bir yan paralel yolda Manor adlı büyük bir alışveriş merkezi var, orası da hediyelikler için görece daha ucuz. Bilhassa çikolata alacaksanız daha fazla alternatif var.

Yolun sonu sizi Leman Gölüne çıkaracak. Nehrin ağzı ve gölün başlangıcı, arkada Alp Dağlarının fonu oluşturduğu güzel bir manzara karşınıza çıkaracak. Cenevre gezisinin önemli bir kısmını bu bölgede geçirebilirsiniz. Göl kenarında kafelerde oturup manzarayı uzun uzun izleyebilirsiniz.

Gölün meşhur fıskiyesi 140 metre yüksekliğe su fışkırtabiliyor. Fıskiyenin ismi Jet d’eau ve gölün içinde olduğu için en azından Cenevre Belediyesinin fıskiyesinin kırılması gibi bir endişesi yok. Nehrin ve gölün suyu tertemiz, çok berrak. Etrafı şehirlerle çevrili olduğu halde gölün temizliğine İsviçreliler çok özen gösteriyor. Bu genel bir durum. Zürih Gölünün etrafında şehirler ve fabrikalar olsa da Zürih Gölü de tertemiz ve göllerde yüzmek mümkün.



Gölden şehrin öte yakasına Mont Blanc köprüsü üzerinden geçebilirsiniz. Köprünün diğer tarafında, göl kenarında Çiçek Saat ve İngiliz Bahçesi meşhur. Cenevre’de de kalsanız, yakınlardaki kasabalarda genellikle evden çevrilmiş minik otellerde de kalsanız sabah saatlerinde göl kenarında yürüyüş yapmayı ihmal etmeyin.  

Köprünün diğer tarafında devam ettiğinizde Old Town’a, şehrin tarihi merkezine gelmiş olacaksınız. Aslında Cenevre’de diğer birçok Avrupa, hatta İsviçre şehrine göre tarihi binalar daha az. Cenevre modern, yeni bir şehir. Ama katedrali ve heykelleri ile tarihi yönüne vurgu yapan yapılar da yok değil. Bu bölgede uzun, geniş bir alışveriş caddesi sadece yayalara açık. Pahalı, dünyaca meşhur birçok markanın mağazaları da bu yol üzerinde.

Biz bu yolun sonundan 5 dakika yürüme mesafesinde bir otelde kalmıştık. Bu bölgede daha ekonomik oteller bulmak mümkün.



Cenevre’nin beyaz şarapları gayet güzel. Leman Gölü’nün etrafında gayet muntazam şekilde düzenlenmiş bağlar göreceksiniz. Bağları ziyaret etmek ve şarap tatmak mümkün. Biz akademisyen bir çiftin konağına, şatomsu evine gitmiştik. Yüzyıllardır aile bu evde oturuyormuş ve mahzenlerini gezip sohbet ettik. Çok da uygun fiyata çok sayıda ev yapımı, özel şaraplarından alıp memlekete geri döndük.

Cenevre görülmesi gereken şehirler arasında, ama salt Cenevre seyahati yeterli gelmeyebilir. Bunu daha geniş bir İsviçre ziyaretiyle veya Fransa, İtalya’daki yakın birkaç şehirle birleştirerek veya Alp Dağları gezisini de katarak bir tur programı hazırlamak daha fazla memnun edecektir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder