Victoria Zirvesi'nden Hong Kong |
Çin’in güneyinde Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı özerk bir
bölge olan Hong Kong turizmden öte ticaret şehri olarak ön plana çıkıyor. 1997
yılına kadar 100 yıl süresince İngiliz sömürgesi olduğu içinse geleneksel Çin
toplumundan daha farklı bir sosyo-kültürel yapı oluşmuş.
Çin devleti de Hong Kong’taki sisteme doğrudan müdahale
etmemeyi vaat ettiği için kendine özgü bir yönetim ortaya çıkmış. Çin’in
atadığı bir vali yönetmesine karşın klasik batılı bir kapitalist merkez
karşınıza çıkıyor. Bununla beraber Çin içinde faaliyet yürütemeyen çok sayıda
STK ve bağımsız sendika da Hong Kong’ta halen faaliyetlerini sürdürebiliyor.
Hong Kong havalimanı gayet büyük. Uçaktan indiğinizde
metroya binip havalimanı içinde yolculuk yapıyorsunuz. Bizim ekibimiz biraz kalabalık
olduğu için ve lavaboda, çevrede biraz oyalandığımız için bavul toplama alanına
gittiğimizde bavulların çoktan dağıtıldığını ve geride kalan bavullarımızı
polislerin kontrol ettiğini fark ettik.
Havalimanından şehir merkezine otobüsle giderken adaları
birbirine bağlayan büyük köprülerden geçiyorsunuz. Şehir merkezine doğru her
tarafta oldukça yüksek katlı, 90-100 belki de daha fazla katlı çirkin
gökdelenler görüyorsunuz. Hong Kong’ta küçük bir alanda yoğun bir nüfusu topladığı
için her tarafta oldukça yüksek binalarla karşılaşıyorsunuz, betondan bir
deniz. Bu açıdan ilgi çekici ama estetik veya güzel değil. Bizde bu büyüklükte
gökdelenler büyük şirketlerin merkezleri olduğu için görüntüsü hoş olmasa da
bir zenginliği, ihtişamı yansıtıyor. Hong Kong’ta ise gökdelenler genellikle
halkın yaşadığı gecekondu tarzı evler. Çirkin, bakımsız. Dahası bir kısmı
tepelerde sanki uçurumlardan düşecekmiş gibi inşa edilmiş, korkutucu bir görünümü
var.
Hong Kong aslında sadece bu özelliği ile değil başka bir
özelliği ile de ülkemizin yöneticilerinin hayranlık duyacağı, bayılacağı bir
şehir: her taraf AVM. Şehir merkezinde AVM’lerden geçilmiyor, hatta AVM’lerden
tünellerle yeraltı örülmüş. Hiç dışarıya çıkmadan, bir AVM’den diğerine geçerek
şehir içinde yürüyebiliyorsunuz. Tabii evrensel bir olgu olduğu için AVM’lerde
size yabancı hiçbir şey var, markalar dahi aynı. Şayet dışarısı çok sıcaksa AVM’lerde
zaman geçirmek veya AVM’lerden geçerek hedeflenen yere varmak mantıklı
gelebilir.
Şehir merkezinde yürürken yolun iki tarafında da oldukça
yüksek gökdelenler olduğu için trafikteki arabaların egzoz dumanları da
dağılamıyor ve bir kütle olarak sizi sarabiliyor. Bundan kurtulmak için de AVM
içlerini tercih edebilirsiniz.
Biz Hong Kong’ta 4 gün Hıristiyan bir kuruluş olan YMCA’in
kampında kaldık. Küçük bungalov evlerle, yeşil bir alanda, oldukça temel
ihtiyaçları karşılayan, konferans vb etkinliklerin düzenlenebileceği bir işletme.
2 gün ise şehir merkezinde bir otelde kaldık. Hong Kong’ta birçok otel bahsini
ettiğimiz gökdelenlerin belirli katlarında yer alıyor. Örneğin 3. ve 4. katlar.
Otelin bulunduğu katlar görece temiz sayılsa da bir alt veya üst kata
çıkarsanız çok pis ve bakımsız olduğunu görebilirsiniz.
Tabii Çin yemekleri ve damak tadı farklı. Restoranların veya
kasapların vitrinleri yereldekilere lezzetli ve çekici gelse de bu bizim için
pek geçerli değil. Ama Hong Kong Batı’ya özenen bir şehir olduğu için çok
sayıda Batılı yemek yapan lokanta var. Döner kebap bulmak da mümkün. Ayrıca fast
food zincirleri de her yerde.
Hong Kong’ta yolda yürürken Türkiye’den gelen çok sayıda
insanla karşılaşmak mümkün. Gelenlerin çoğu işadamı, yolda geçerken biraz
laflamak ilginç olabiliyor.
Hong Kong’ta merkezde dolaşırken bazı ara sokaklarda daha
geleneksel ürünler satan, yerlilere yönelik ufak pazarlar, stantlar var. Buraları
gördüğünüzde gezerseniz farklı bir coğrafyada, farklı bir medeniyette
olduğunuzu daha fazla hissedebilirsiniz. Ufak hediyelik eşyalar alabilirsiniz. Hatta
bolca Mao döneminden, Kültür Devrimi döneminden anı eşyalar da bulabilirsiniz, örneğin
Mao’nun arkasında mutlu mesut geleceğe yürüyen işçi, köylü, kadın, erkek
resimli bir çalar saat veya Kızıl Muhafızların taktığı yıldızlı bir şapka veya
çanta ilginizi çekebilir.
Şehir merkezinde en dikkat çekici yer Okyanus Caddesi veya
Yıldızlar Caddesi denilen kordon bölgesi. Deniz kenarında yürüyüş yapabilir,
bolca fotoğraf çekebilirsiniz. Araç trafiğine kapalı olan bu yol üzerinde
birçok film starının ayak veya el izleri de betona çıkarılmış. Ayrıca Bruce Lee’nin
heykeli önünde poz verebilirsiniz. Yine geceleri ışıklandırma nedeniyle ilgi
çekici bir manzara ortaya çıkabiliyor.
Buradan vapura atlayıp karşı kıyıya da geçebilirsiniz. İstanbul’daki
gibi düzenli, kısa vapur seferleri oluyor, ilginizi çekebilir ama deniz pek
temiz değil, bulanık.
Hong Kong’taki belki de en önemli turistik destinasyon
Victoria Tepesi. Şehir merkezinden kalkan otobüslerle görece uzun bir
yolculukla şehrin en yüksek noktalarından biri olan bu tepeye çıkabilirsiniz. Buradan
tüm şehir ayaklarınızın altında, 360 derece seyredebilirsiniz. Küçük bir
bölgede yeşille deniz bir arada olduğu için doğal bir güzellik oluştursa da
şehrin geri kalanı beton yığını. Yüksek, havadar bir noktadan şehri seyretmek
size iyi gelecek. Biraz pahalı olsa da burada da çok sayıda turistik eşya satan
dükkan var. Müslüman dükkan sahipleri din kardeşliği şerefine özel indirimler yapabiliyor,
bilginize.
Çin’i anlamak için Hong Kong’a gitmek yeterli olmaz. Burası ayrı bir sentez. Ama fırsat
olursa Hong Kong da görülüp ders çıkartılacak bir şehir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder