Westminster ve Big Ben |
Londra küresel başkentler arasında. Gidilmezse olmaz. Gittiğinizde
ise şanslıysanız yağmura denk gelmezsiniz ve bu sayede yürüyerek şehri gezebilirsiniz.
Yağsa da yağmasa da büyük bir kalabalık, dünyanın dört bir yanından gelen
turistler ve şehir halkı ile şehirde rahatça gezmek zordur. Kaderinize razı
olursunuz.
Londra’ya üç havalimanı üzerinden ulaşabilirsiniz. En havalısı
Heathrow. Ardından Gatwick ve Luton havalimanları geliyor. En uzak ve küçük
olanı Luton, zaten burası ayrı bir şehir. Heathrow’dan merkeze 15-20 dk kısa
bir sürede giden Heathrow Express ile biraz fazla para ödeyerek ama zaman
kaybetmeden ulaşabilirsiniz. Yine her üç havalimanından da şehir merkezine
düzenli tren ve otobüs seferleri var. Bunlar yaklaşık 1 saat sürüyor. Otobüsü
tavsiye etmeyiz, çünkü Londra’nın şehir içi trafiğine yakalanabilirsiniz. Ama diğer
yandan otobüsle giderken şehre 10-15 dakika mesafede nasıl gettoların
oluştuğunu, nasıl farklı hayatların yaşandığını daha net görebilirsiniz. Bir
sokağı döndüğünüzde Pakistan ile diğerinde Arabistan ile karşılaşabilirsiniz. Bir
arada ama birbirinden de ayrı.
Trenle St Pancras uluslararası tren garına gelirsiniz. Burası
şehir merkezindedir ama aynı zamanda diğer metro hatlarına aktarma da
yapabilirsiniz. Şayet İngiltere’nin başka bir şehrinden National Express
otobüsleriyle Londra’ya gelirseniz otobüs terminali hemen Buckingham Sarayı’nın
yanında. Oradan gezinize başlayabilirsiniz.
Otobüs biletleri trene göre daha ucuz ama daha yavaş. Bir de
aklınızda olsun, şehir içinde kalacaksanız günlük, haftalık ve aile boyu gibi
farklı bilet çeşitlerinden size en uygununu seçmenizde fayda var. Tüm otobüs ve
metro hatlarında geçiyor. Şehirler arası yolculuk yapacaksanız tren garından
bilet almaya kalktığınızda çok yüksek ücretler ödeyebilirsiniz. Bilhassa hızlı
trenlerde, bölgesel trenlerde pek olmuyor, internetten almak çok daha uygun ve
farklı öneriler sunuluyor. Örneğin Nottingham’a bileti internetten alınca 90
sterlin yerine 18 sterline almak mümkün olabiliyor. Ayrıca 2 sterlin daha
ekleyince gün boyu şehiriçi otobüs kullanma hakkı da elde edilebiliyor.
Londra’da her yere metroyla gitmek mümkün. Karışık bir metro
haritası var. Bunu çözerseniz rahat edersiniz. Farklı renklerdeki hatları ve
geçiş-kesişim noktalarını iyi görmek gerekir. Metrolar çok sık geldiği için
yetişme-koşturma derdiniz de yok. Dolayısıyla
yürüyerek şehri gezebilir ama aynı zamanda yorulduğunuzda veya yağmur
yağdığında metroya geçiş yapabilirsiniz. Şehrin gezilmesi gereken turistik
noktalarını birbirine bağlayan daire şeklindeki metro hattını büyük ihtimalle
daha sık kullanacaksınız.
Londra pahalı bir şehir. İngilizler için de gayet pahalı. Bizim
için sterlinin değeri nedeniyle çok daha pahalı. Bunu bilerek bütçe
oluşturmakta fayda var. İnternetten öncesinde incelemek bu nedenle de önemli,
çünkü hemen her ziyaret edilecek yer için özel indirimleri, ücretsiz günleri vb
internet sayfalarından öğrenebilirsiniz.
Londra büyük bir şehir ve çok sayıda alternatif var. Öncesinde
inceleyip iyi bir plan yapmak Londra’yı hakkıyla gezmek ve keyif almak için
önemli. Yoksa çok yorulabilir, çok koşturabilir, çok para harcayabilir ve
tatmin edici bir seyahat yapamamış olabilirsiniz. Londra’da şehri, tarihi
yerleri vb gösteren yerlerin yanı sıra özel ilgi alanlarına dönük yerler de
var. Mumya müzesi, korku müzesi gibi bir dizi müzeye ilginiz varsa zaman
ayırırsınız, yoksa onları rahatlıkla gezebilirsiniz. Odaklanmak önemli.
Londra’ya karakterini veren su yolu Thames Nehri. Şehrin ortasından
geçiyor, şehrin iki yakasındaki önemli yerler nehre yakın konumlanmış durumda. Nehir
turları var ama bir Paris’teki nehir turu olmadığını bilmek gerekir.
Buckingham Sarayı |
Buckingham Sarayından başlarsak genelde sarayın
parmaklarından içeriyi seyrediyorsunuz, kamuya açık zamanları kısıtlı veya bana
denk gelmedi bir türlü. Sarayın içinin yapısı ile dışı arasında önemli bir
farklılık olduğunu belgesellerde görebilirsiniz. Sarayın önünde geniş bir
meydan var. Heykel, park ve göller ile güzel bir gezi yolu. Parkın içinden
yürüyüp diğer tarafın geçtiğinizde nehir yönünde İngiliz Parlamentosu (Westminister
Sarayı) ve Big Ben saat kulesini göreceksiniz. Burası şehrin ana simgesel
yapısı. Parlamentoyu önünden, arkasından incelemekte fayda var. Arka tarafında
çok sayıda heykelle İngiliz siyasi tarihinin önemli figürleri anılmakta, en
belirgini de doğal olarak Churchill’in heykeli.
![]() |
Trafalgar Meydanı |
Buradan yine yürüme mesafesinde Trafalgar Meydanına
yürüyebilirsiniz. Bu meydan Londra’nın en önemli meydanı, çok kalabalık, aynı
zamanda eylem-miting alanı. Meydanın ortasında aslan heykellerinin koruduğu
görkemli bir heykel var. Fransızları yendikleri Trafalgar savaşının anısına
dikilmiş. Meydanın etrafında ülkenin en önemli müzeleri var. British Museum’u
gezmek zaten bir “must”, olmazsa olmaz. Müzeyi gezerken dikkatle bakmakta fayda
var, birçok değerli eser Anadolu’dan çalınmış. Yine National Gallery de yanında
yer alıyor.
![]() |
National Gallery |
Londra’da yapılması gereken bir diğer “must” ise London Eye
denilen dönmedolaba binmek. Şehrin önemli bir yapısı olan dönmedolap sayesinde
tüm Londra’yı kuşbakışı izlemek ve şehir hakkında genel bir fikir sahibi olmak
yararlı olacaktır.
London Eye |
Nehir kenarında zaman geçirirken masallardan çıkıp gelmiş
gibi duran Tower Bridge adlı köprüyü de ziyaret edebilirsiniz. Yine şehrin ana
katedrali St. Paul Katedrali de görülmesi gereken yerler arasında. Bunların hepsi
yürüme mesafesinde ama sizi yorabilir, atlayıp metroya 1 durak sonra inilebilir,
size kalmış.
![]() |
Tower Bridge |
Alışveriş caddesi ise meşhur Oxford Caddesi. Klasik bir
alışveriş caddesi. Şayet ucuz elbise almak istiyorsanız her yerde rahatlıkla bulabileceğiniz
Primark mağazalarına girebilirsiniz. Ucuz ve güzel kıyafetler, bir kısmı Türkiye’den
dahi ucuz. 3-5 sterline magnet, bisküvi almak yerine buradan aynı fiyata
hediyelik elbise alabilirsiniz.
![]() |
Marks'ın mezarı |
Londra’nın parkları de meşhurdur, dinlenmek için fırsat
bulup ziyaret edilebilir. En meşhuru Hyde Park’tır. Gelmişken Karl Marx’ın
mezarını da ziyaret edip dua etmek isterseniz Highgate Mezarlığına gitmeniz
gerekir. Metrodan sonra bir süre yürümeniz gerekir ama zaten herkes size yol
gösterecektir. Mezarlığın içinde de Marx’ı bulmak gayet kolay zaten ana yol
üzerinde büst heykeli ile sizi bekliyor.
Londra’ya gelmişken yakın çevresini de gezmek isterseniz
Windsor Kalesi’ni tavsiye ederiz. Windsor Kalesi halen kraliyetin kullandığı
bir kale. Şehrin dışında. Turlarla gidebilirsiniz ama kendiniz trene atlayıp
daha ucuza da ziyaret edebilirsiniz. Burada kalenin içindeki sarayı
gezebilirsiniz ve ardından kalenin kapladığı alan dahilindeki dar sokaklarda
yürüyebilirsiniz. Birleşik Krallık ve hanedanlık geleneği konusunda önemli
gözlemlerde bulunabilirsiniz.
![]() |
Windsor Kalesi |
Londra yakınlarındaki bir diğer yer de Greenwich olabilir. Küçük
ve güzel bir İngiliz kasabası. Boylamların ve saatlerin derecelendirmesinde 0
noktası burasıdır.
Biraz daha uzağa gitmek isterseniz 1 saatlik tren yolculuğu
ile Canterbury’e gidebilirsiniz. Burasıyla ilgili ayrıntılı yazımına sitemizden
ulaşabilirsiniz. ( http://seyyahpusulasi.blogspot.com.tr/2015/04/canterbury-yesil-zengin-sk.html
)
Londra görülmesi gereken şehirler arasında. Avrupa’da ama kendine
has bir karakteri, mantığı var. 2-3 gün kalıp oradan oraya koşturmak yerine
daha sakin bir geziyi hak ediyor. hem sokaklarında yürümek, hem yakın çevresini
görmek, hem müzelerini hakkıyla gezmek hem güzel restoranlar bulup yemek yemek
hem de parklarında dinlenmek için kendinizi 2-3 güne sıkıştırmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder