14 Ağustos 2015 Cuma

Viyana: Güzellik ve zarafet



Viyana sadece Avrupa’nın değil dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Şık, güzel, zarif. Sanat dolu. Batı Avrupa ile Orta Avrupa arasında konumlanmış, insanı mutlu eden bir şehir.  Viyana’ya gidilmişse bir konser izlenmeli; kahvesi, pastası, Şinitzeli tadılmalı…

Viyana’nın her mevsimi güzel ama kış mevsimi, özellikle de Noel dönemi ayrı bir güzel. Sokaklara kurulan stantlar, süslemeler, bir de kar yağdıysa Viyana bir ayrı güzel.




Viyana’ya özel bir zaman ayrılmalı, şehre ihtimam gösterilmeli. Viyana, Orta Avrupa’da gezilecek 3-4 şehirden biri olarak değerlendirilmemeli. Viyana ayrıca ve özel olarak gezilmeli. Viyana yaşandıktan sonra zaman varsa veya ayrı bir turla yakın çevresindeki Prag, Budapeşte, Lübliana ziyaret edilebilir. Veya illa ülkeler arası gezmeye, her yeri bir anda tüketmeye, bir anda görmüş olmak için gitmeye gerek de yok. Avusturya da başlı başına keşfedilmesi gereken bir ülke.

Avusturya Avrupa’nın günümüzdeki en zengin ülkeleri arasında. Krizden en az etkilenen, işsizlik oranı en az olan, güçlü bir sosyal devletin olduğu, yaşam kalitesini yüksek olduğu bir ülke. Yaşam kalitesi belki İsviçre düzeyinde değil, İsviçre’ye yakın ama sosyal yaşam, sanatsal faaliyetler açısından İsviçre’den çok daha üst seviyede. Avusturya sosyal ve kültürel seviye açısından Avrupa genelinde en yukarıda yerini koruyor.


Viyana Ovası (Tuna Kulesi'nden)

Avusturya’nın ve Viyana’nın tarihini biraz bilmek şehri gezerken şehri daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Elbette burada tarih dersine geçmeyeceğiz. Ama Habsburg Hanedanlığı, Avusturya İmparatorluğu, ardından Macar isyanı sonrasında oluşan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Alman Birliği Bismarck’ın Prusyası önderliğinde kurulurken Avusturya’nın dışlanması, Avusturya’nın Balkanlar ve İtalya ile yakın ilişkisi ve bir Germen toplumunun Macar, İtalyan, Balkan ve Slav kültürleriyle olan karşılıklı iletişiminin sonuçları, dünya savaşları, sınıf savaşları, Nazi istilası ve 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan sosyal refah sistemi yüzyılların birikiminin ve sentezinin güzel ve özgün bir ürünü. Bugüne kadar başarıyla işleyen sistemde herhangi bir konuda ilgili olan tüm sosyal tarafları temsil eden güçlü örgütlenmelerin devletle beraber oturup anlaşmasına dayalı işleyen sistem mevcut refahın ve zenginliğin bölüşümünü sağlıyor. Bunları bilmek size Avusturya’nın 19. Yüzyıldaki meşhur muhafazakar başbakanı Maternich’in meşhur “Doğu işte burada Landstrasse’de başlıyor” sözünü anlamanızı sağlayacaktır.




Tabii Avusturyalılar belki de bu edinilen tarihsel birikim ve refah nedeniyle dışa daha kapalı. Göçmenlerin sosyal statülerini yükseltme imkanları çok az ve zor. Eğitim düzeyi oldukça önemli. Bu genel özelliklere ek olarak Viyanalılara veya Viyanalı kimliğine özgü bir söylentiyi de bilmekte fayda var. Deniliyor ki Viyana uzun yıllar imparatorluğun başkenti olduğu için güçlü bir bürokrasiye sahip ve Viyanalılar bir şekilde kraliyetle ilişki içinde. Bu durum onlarda klasik bürokrasilere özgü bir karakter geliştirmiş. Buna göre Viyanalı sizle doğrudan tartışmaz, size “hayır” demez, “tamam, hallederiz” der ama yapmaz. Veya Viyanalı yüzünüze güler, kibar davranır ama arkanızdan konuşur. Hatta Viyanalılara özgü “yayn” diye okunan bir söz vardır, evet anlamında “ja” ile hayır anlamında “nein”ın karışımı, yani ne evet ne hayır. Yani öyle diyorlar. Kişisel deneyimim en azından tanıdığım Avusturyalıların sözlerini tutmadığına tanıklık edebilir.




Viyana Tuna Nehri şehirleri arasında sayılır ancak nehrin Viyana’da bir Budapeşte veya Prag kadar merkezi bir önemi yoktur. Şehrin tam merkezinden geçmez. Şehir nehrin kenarındadır. Hatta biraz uzaktır. Bizim kaldığımız otellerden biri nehre yakın olduğu için her sabah kıyısında yürüyüş yapma imkanımız oldu. Nehrin ortasında geniş bir ada insan eliyle oluşturulmuş. Bu hem nehri iki yönlü nehir trafiğine açmış hem de halka dinlenme ve piknik alanı sunmuş.



Nehrin kenarındaki Tuna Kulesine (Donauturm) çıkıp şehri yukarıdan seyredebilirsiniz. Burası şehrin en yüksek binası. Kulenin 360 derece dönen tepesinde güzel bir restoran da yer alıyor.
Viyana Türkiyeli nüfusun yoğun yaşadığı bir şehir. Zaten ülkenin nüfusu 8 milyon ve Türkiyeli nüfusu 250 binden fazla. Birçok Türk restoranına veya kafelerde, taksilerde çalışan Türkiyeliye rastlayabilirsiniz.

Viyana’nın tarihi şehir merkezini kısa sürede gezmek mümkün. Alışveriş caddesi, Katedral, Saray, Devlet Operası, İspanyol Binicilik Okulu, Meclis, Belediye ve çeşitli müzeler iç içe. Şinitzel yiyip melange kahvesinden içmek için bolca zamanınız olursa daha keyifli olur. Bilhassa Demel Pastanesi çok meşhurdur. Ancak burası genellikle saat 5’de kapandığı için geç gelirseniz içeri almayabilirler. Biz 4.30’da rica ederek oturduk ve hızlıca pastaların tadına bakabildik. Burası doğrudan Saraya hizmet eden bir pastane. Şayet döner, kebap canınız çekerse de yine tarihi merkezde Lale Restoran’ı tavsiye ederiz. Hem lezzetli hem de restoranın yeri Viyana Kuşatmasında Osmanlı ordusunun konakladığı en ileri mevzinin hemen yanında. Yine özellikle balık yemek ve Avusturya peynirleri satın almak istiyorsanız Naschmarkt’e gitmelisiniz. Bizim balık yediğimiz yerin sahibi Yunanlıydı ve yemekler çok lezzetliydi.


Schönbrunn Sarayı


Bu bölgeyi geniş bir zamanda keşfetmek, müzeleri ziyaret etmek, tarihi binaları seyretmek, katedrale girmek ve cadde cadde dolaşmak gerekir. Bugün Cumhurbaşkanı’nın kullandığı saray da şehir merkezinde ve çok büyük olmasa da güzelliğiyle, zarifliğiyle ülkenin itibarını gayet iyi yansıtıyor. Zaten cumhurbaşkanını, başbakanı veya bakanları yollarda rahatça görmeniz mümkün. Bisikletle, afra tafra yapmadan yanınızdan geçebilirler ve ayaküstü sohbet etme fırsatını da yakalayabilirsiniz.
Ancak tarihi merkezin dışında özellikle tavsiye edeceğimiz yer Schönbrunn Sarayı. Hanedanın kışlık sarayı. Şehir merkezine yakın, metroyla gitmek mümkün. Oldukça geniş bir alan, güzel bir park, çok güzel bir saray. Sarayın arkasında geniş bir bahçe, tepede güzel Zafer Takı, çok sayıda zarif heykel. Noel de yakınsa sıcak bir şarap alıp sarayı ve bahçesini gezmek size iyi gelecek.


Schönbrunn Sarayı - arka bahçe


Bahçede çok sayıda sincap da geziyor ve insanlarla da sıkı dost, davet edenlerin ellerinden yemek yiyorlar. Bizi gezdiren arkadaşımız Türkiyeliler çağırdıkları sincaplara şiddet uyguladığı için artık sincapların esmerlere gitmediğini söyleyince şaşırdık ve gerçekten de diğerlerinin elinden yemek yiyen sincaplar bizim davetimize uymadıkları gibi etrafımızda geniş bir daire çizip uzaklaştılar.  

Viyana sizi kendisine bağlayacak. ama siz de ona zaman ayırın, bir anda tüketmeyin…


   

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder