Viyana sadece Avrupa’nın değil dünyanın en güzel
şehirlerinden biri. Şık, güzel, zarif. Sanat dolu. Batı Avrupa ile Orta Avrupa
arasında konumlanmış, insanı mutlu eden bir şehir. Viyana’ya gidilmişse bir konser izlenmeli; kahvesi,
pastası, Şinitzeli tadılmalı…
Viyana’nın her mevsimi güzel ama kış mevsimi, özellikle de
Noel dönemi ayrı bir güzel. Sokaklara kurulan stantlar, süslemeler, bir de kar
yağdıysa Viyana bir ayrı güzel.
Viyana’ya özel bir zaman ayrılmalı, şehre ihtimam
gösterilmeli. Viyana, Orta Avrupa’da gezilecek 3-4 şehirden biri olarak
değerlendirilmemeli. Viyana ayrıca ve özel olarak gezilmeli. Viyana yaşandıktan
sonra zaman varsa veya ayrı bir turla yakın çevresindeki Prag, Budapeşte, Lübliana
ziyaret edilebilir. Veya illa ülkeler arası gezmeye, her yeri bir anda
tüketmeye, bir anda görmüş olmak için gitmeye gerek de yok. Avusturya da başlı
başına keşfedilmesi gereken bir ülke.
Avusturya Avrupa’nın günümüzdeki en zengin ülkeleri
arasında. Krizden en az etkilenen, işsizlik oranı en az olan, güçlü bir sosyal
devletin olduğu, yaşam kalitesini yüksek olduğu bir ülke. Yaşam kalitesi belki
İsviçre düzeyinde değil, İsviçre’ye yakın ama sosyal yaşam, sanatsal
faaliyetler açısından İsviçre’den çok daha üst seviyede. Avusturya sosyal ve
kültürel seviye açısından Avrupa genelinde en yukarıda yerini koruyor.
Viyana Ovası (Tuna Kulesi'nden) |
Avusturya’nın ve Viyana’nın tarihini biraz bilmek şehri
gezerken şehri daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Elbette burada tarih
dersine geçmeyeceğiz. Ama Habsburg Hanedanlığı, Avusturya İmparatorluğu,
ardından Macar isyanı sonrasında oluşan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Alman
Birliği Bismarck’ın Prusyası önderliğinde kurulurken Avusturya’nın dışlanması, Avusturya’nın
Balkanlar ve İtalya ile yakın ilişkisi ve bir Germen toplumunun Macar, İtalyan,
Balkan ve Slav kültürleriyle olan karşılıklı iletişiminin sonuçları, dünya
savaşları, sınıf savaşları, Nazi istilası ve 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan
sosyal refah sistemi yüzyılların birikiminin ve sentezinin güzel ve özgün bir
ürünü. Bugüne kadar başarıyla işleyen sistemde herhangi bir konuda ilgili olan
tüm sosyal tarafları temsil eden güçlü örgütlenmelerin devletle beraber oturup
anlaşmasına dayalı işleyen sistem mevcut refahın ve zenginliğin bölüşümünü sağlıyor.
Bunları bilmek size Avusturya’nın 19. Yüzyıldaki meşhur muhafazakar başbakanı Maternich’in
meşhur “Doğu işte burada Landstrasse’de başlıyor” sözünü anlamanızı
sağlayacaktır.
Tabii Avusturyalılar belki de bu edinilen tarihsel birikim
ve refah nedeniyle dışa daha kapalı. Göçmenlerin sosyal statülerini yükseltme
imkanları çok az ve zor. Eğitim düzeyi oldukça önemli. Bu genel özelliklere ek
olarak Viyanalılara veya Viyanalı kimliğine özgü bir söylentiyi de bilmekte
fayda var. Deniliyor ki Viyana uzun yıllar imparatorluğun başkenti olduğu için
güçlü bir bürokrasiye sahip ve Viyanalılar bir şekilde kraliyetle ilişki
içinde. Bu durum onlarda klasik bürokrasilere özgü bir karakter geliştirmiş. Buna
göre Viyanalı sizle doğrudan tartışmaz, size “hayır” demez, “tamam, hallederiz”
der ama yapmaz. Veya Viyanalı yüzünüze güler, kibar davranır ama arkanızdan
konuşur. Hatta Viyanalılara özgü “yayn” diye okunan bir söz vardır, evet
anlamında “ja” ile hayır anlamında “nein”ın karışımı, yani ne evet ne hayır. Yani
öyle diyorlar. Kişisel deneyimim en azından tanıdığım Avusturyalıların
sözlerini tutmadığına tanıklık edebilir.
Viyana Tuna Nehri şehirleri arasında sayılır ancak nehrin
Viyana’da bir Budapeşte veya Prag kadar merkezi bir önemi yoktur. Şehrin tam
merkezinden geçmez. Şehir nehrin kenarındadır. Hatta biraz uzaktır. Bizim kaldığımız
otellerden biri nehre yakın olduğu için her sabah kıyısında yürüyüş yapma
imkanımız oldu. Nehrin ortasında geniş bir ada insan eliyle oluşturulmuş. Bu hem
nehri iki yönlü nehir trafiğine açmış hem de halka dinlenme ve piknik alanı
sunmuş.
Nehrin kenarındaki Tuna Kulesine (Donauturm) çıkıp şehri
yukarıdan seyredebilirsiniz. Burası şehrin en yüksek binası. Kulenin 360 derece
dönen tepesinde güzel bir restoran da yer alıyor.
Viyana Türkiyeli nüfusun yoğun yaşadığı bir şehir. Zaten ülkenin
nüfusu 8 milyon ve Türkiyeli nüfusu 250 binden fazla. Birçok Türk restoranına
veya kafelerde, taksilerde çalışan Türkiyeliye rastlayabilirsiniz.
Viyana’nın tarihi şehir merkezini kısa sürede gezmek mümkün.
Alışveriş caddesi, Katedral, Saray, Devlet Operası, İspanyol Binicilik Okulu,
Meclis, Belediye ve çeşitli müzeler iç içe. Şinitzel yiyip melange kahvesinden
içmek için bolca zamanınız olursa daha keyifli olur. Bilhassa Demel Pastanesi
çok meşhurdur. Ancak burası genellikle saat 5’de kapandığı için geç gelirseniz
içeri almayabilirler. Biz 4.30’da rica ederek oturduk ve hızlıca pastaların
tadına bakabildik. Burası doğrudan Saraya hizmet eden bir pastane. Şayet döner,
kebap canınız çekerse de yine tarihi merkezde Lale Restoran’ı tavsiye ederiz. Hem
lezzetli hem de restoranın yeri Viyana Kuşatmasında Osmanlı ordusunun
konakladığı en ileri mevzinin hemen yanında. Yine özellikle balık yemek ve
Avusturya peynirleri satın almak istiyorsanız Naschmarkt’e gitmelisiniz. Bizim
balık yediğimiz yerin sahibi Yunanlıydı ve yemekler çok lezzetliydi.
Schönbrunn Sarayı |
Bu bölgeyi geniş bir zamanda keşfetmek, müzeleri ziyaret
etmek, tarihi binaları seyretmek, katedrale girmek ve cadde cadde dolaşmak
gerekir. Bugün Cumhurbaşkanı’nın kullandığı saray da şehir merkezinde ve çok
büyük olmasa da güzelliğiyle, zarifliğiyle ülkenin itibarını gayet iyi
yansıtıyor. Zaten cumhurbaşkanını, başbakanı veya bakanları yollarda rahatça
görmeniz mümkün. Bisikletle, afra tafra yapmadan yanınızdan geçebilirler ve ayaküstü
sohbet etme fırsatını da yakalayabilirsiniz.
Ancak tarihi merkezin dışında özellikle tavsiye edeceğimiz
yer Schönbrunn Sarayı. Hanedanın kışlık sarayı. Şehir merkezine yakın, metroyla
gitmek mümkün. Oldukça geniş bir alan, güzel bir park, çok güzel bir saray. Sarayın
arkasında geniş bir bahçe, tepede güzel Zafer Takı, çok sayıda zarif heykel.
Noel de yakınsa sıcak bir şarap alıp sarayı ve bahçesini gezmek size iyi
gelecek.
Schönbrunn Sarayı - arka bahçe |
Bahçede çok sayıda sincap da geziyor ve insanlarla da sıkı
dost, davet edenlerin ellerinden yemek yiyorlar. Bizi gezdiren arkadaşımız
Türkiyeliler çağırdıkları sincaplara şiddet uyguladığı için artık sincapların
esmerlere gitmediğini söyleyince şaşırdık ve gerçekten de diğerlerinin elinden
yemek yiyen sincaplar bizim davetimize uymadıkları gibi etrafımızda geniş bir
daire çizip uzaklaştılar.
Viyana sizi kendisine bağlayacak. ama siz de ona zaman ayırın,
bir anda tüketmeyin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder